Kısmet Sandık
Osmanlı İmparatorluğu döneminde sarayları, köşkleri, yalıları, camileri, tahtları, sehpaları, duvarları, mücevher kutuları, Kur’an muhafazalarını, rahleleri, kürsüleri, aynaları, silahları, kılıçları, hat kutularını, tilavet rahlelerini, kapıları ve pencereleri süsleyen ve kültürümüzün rengahenk sesi olan kakma sanatı, kakmacılık.Osmanlı döneminde, mimarlık mesleğini icra edecek olanların önce kakma işini öğrenmeleri, öncelikle kakmacılığın sırlarına vakıf olmaları. Kündekârdan, sedefkârdan, eşsiz taş işleme ustalıklarından, kuyumculuk geleneğinden aldıkları güç ve ilhamla, hepsi birbirinden zorlu malzemelerin; sedefin, bağanın, fildişinin, abanozun, değerli ve yarı değerli sembol taşların ahşap ile uzun, çetrefilli, uyumlu, mutlu yolculuklarına rehberlik etmeleri.İmparatorluğun geniş egemenlik ve etki alanındaki pek çok ustanın, sarayın gücünü teslim etmek ve saygılarının ifadesi olarak ürettiği mücevher kutularından ilhamla tasarlanan sandık, rölyef desenlerin tümü, altın yaldız ve cam boyası ile dekorlanarak, el imalatı camda, Paşabahçe’nin el işçiliği ve ustalığı ile sunulmaktadır.
